FORUM
Yayınlanmaya değer makaleleriniz için ödeme alabilirsiniz... Tüm Hakkı Adı Geçene Aittir. (ArtCRITICS)
FORUM - KANDIRABİLDİĞİNİN PROFESÖRLERİ
Burdasın: FORUM => AKADEMİSYENLER => KANDIRABİLDİĞİNİN PROFESÖRLERİ |
|
Erkan YAZARGAN (Ziyaretçi) |
BİRAZ CESARET Profesör, bilim, bilimsel düşünce/düşünme, yeni... filan denince neden elimiz ayağımıza dolaşır, işin aslı nedir? Öncelikle metinde geçen bazı iddialı cümlelerin açıklanmaya ihtiyacı var. Aşağıdakilerin bir tanesi hariç tümü SORUNLU cümleler. O bir tanesini de kendim burada kendi deneyimi (laboratuvar) yapmak için ekliyorum Bilimin cevaplar değil sorular üretmesi. Bilim şüphe duymaktır. Seküler Mitoloji. Adorno. Cevap veren felsefe. Kendi düşüncelerimizi ortaya koymak. Zaten Empirik akıl yürütme olan bilim. Yukardakilerin tümünü bilge Sokratın Avukatında olduğu gibi demagoji yöntemi ile savunup öğrenci/kursiyere bir "kedi yumak oyunu" verebilirsiniz. Eğlencelidir. Ama Örneğin diyelim ki hukuk alanına aynı cümleleri aldığınızda karşınıza bi dolu sorun çıkıverir. Kamu Düzeni bu sorunlardan sadece bir tanesidir. Ben olay duruma felsefe bilgilerim ve yapışımla SANAT yönünden bakmak istiyorum, ne dersiniz? Okeyse devam edelim. Kimseyi sıkıp bunaltmak değil öğretirken eğlendirmek de istiyorum. Mars'ta bir koloni kurmak istiyoruz ama nasıl olacağına dair "kesin bilgilere" sahip değiliz diyelim. Felsefe bize "Mars'ta insan yaşayabilir mi, yaşarsa NASIL yaşar" sorusunu sorar. Soruyu sorup bırakır. İlgilileri soruyu alıp cevaplamaya/yanıtlamaya/çözümlemeye/sorgulamaya/irdelemeye başlar veya başlamaz. Başlayanlar kendi düzeyleri nispetinde bir şeyler ortaya koyar. Yatırıma dönüşmeye başladıktan sonra hayali/sadece zihinsel olmaktan çıkıp "ete kemiğe bürünmeye" başlar. İşin zevkli kısmı bundan sonradır. Platformda olduğu gibi "felfese bölümü açıp içini teoloji ile doldurursanız" işin erbabı, olay durumu anında farkedeceği için bir süre uzak duracaktır çünkü ortada hamlıktan olgunluğa ilerleyen bir YAPI var demektir. Beklemek gerekir. Toprağın içindeki çekirdeği nasıl ki ikide bir eşeleyip, dürtükleyip, gıdıklayıp, tırmıklayıp rahatsız etmiyor kendiliğinden gelişmesini bekliyorsak aynı o gibi bekleriz. Şimdi bize lazım olan 20 trilyon doları nereden bulacağız veya teahhüt edeceğiz? Devlet felsefesinin dev sorusudur bu. Ne işe yarar? Rampalarımız yok, paramız yok, bilgimiz yok, teorimiz yok, uzman personelimiz yok. Hayalimiz var. Arzumuz var. Tutkumuz var. Felsefe yapalımda devlet cenderesindeki bir türlü özgün olamayan liseden bozma üniversitelerimizin "kandırabildiğinin profesörlerini" nasıl ikna edeceğiz veya etmemiz gerekir mi? Alın size sizinle ilgili HARİKA bir soru Adorno yardımınıza gelmez. Cebrail olsa burada hiçbir işe yaramaz. Ancak o hayal, arzu ve coşkularınızı tetikleyebilir. Tıpkı adrenalin gibi. Tıpkı jet motoru yakıtı gibi. Tıpkı nükleer enerji gibi. Filmin sonunda şu oluyor: Ülkemizden birileri çıkıp Mars Kabesi'ni nereye inşaa etmeliyiz sorusunu soruyor. |
Cevapla:
Bütün konular: 15
Bütün postalar: 15
Bütün kullanıcılar: 1
Teşekkür ederim.